Uzun zamandır gitmek istediğim ülkelerden biriydi Küba.
“Castro ölmeden gidilmeli, 1 Mayıs’ta gidilmeli” gibi cümleleri yıllardır duyardım ama kısmet bu zamana imiş.
Hep anlatıldığı gibi, herkesin eşit olduğu, sağlığın, eğitimin, barınmanın ve temel ihtiyaçların ücretsiz karşılandığı bir ülke.
Bizde işsiz bir karı kocanın çocuklarıyla birlikte yaşadığı zorlukları düşününce, insana ilk anda “Küba’da hayat herhalde daha yaşanabilir” gibi bir his veriyor..
Üstelik bizde erişmekte zorlanılan sağlık hizmetinin orada herkese sunulabiliyor olması da kulağa güzel geliyor.
Halkın çok imkânı olmasa da mutlu yaşadığı, müziğin ve dansın hiç eksik olmadığı bir ülke olarak anlatıldı hep.
Ama ben bunlardan bambaşka bir Küba ile karşılaştım maalesef , ya da belki benim gözüme öyle göründü.
Küba turunun ikinci günüydü. Rehberimiz ülkeyi tanıtırken bir cümle kurdu. ‘Amerika ambargosu yüzünden Amerika’da patentli olan ürünlerin Küba’ya girmesi yasak. Bu yüzden sizden parasetomol isteyecekler. Aslında ağrı kesici istiyorlar’ Patent kelimesi geçen her durum tabi dikkatimi çekiyor. Bu konuyu merak ettim biraz araştırmak istedim.
Bir yanda müzikle, renkle, dansla dolu bir ülke; öte yanda bir ağrı kesiciye ulaşamayan insanlar. Tabi sadece ağrı kesici de değil.
Amerika’nın kendisinde patentli olan ürünlerin Küba’ya girişini engellediği konusu gerçekten ilginç geldi bana. Evet pek çok Amerikan ambargosunu gördük ama tescilli ilacın geçişini nasıl bir yöntemle engelliyorlar merak ettim. Yaptığım araştırmalarda bu konu ile ilgili herhangi bir şeye rastlayamadım. Kulaktan kulağa dolaşan patentle ilgili yanlış bilgilendirmelerden biri diye düşünüyorum. Bu ilaçların ülkeye girişi patent tescilinden ziyade farklı ambargolardan kaynaklı. Yani uygulanan farklı ambargolar nedeniyle tıp malzemesi ve ilaç ithalatının ciddi şekilde kısıtlandığını gördüm. Amerika Birleşik Devletleri’nin yıllardır sürdürdüğü ticari yaptırımlar, Küba’nın ilaç ve tıbbi malzeme tedarikini ciddi şekilde kısıtlamış. İlaç getirmek için yalnızca üretici değil, banka, sigorta ve nakliye şirketleri de izin süreçlerinden geçmek zorunda. Sonuçta, en temel ağrı kesici bile halk için erişilmez hale gelebiliyor. Bir ada olmasından kaynaklı da pek çok ürünün lojistiği zor.
Küba’yı anlatmak kolay değil.
Bir yanda herkesin eşit olduğu, kimsenin sokakta kalmadığı bir sistem; diğer yanda kısıtlı raflar, az ürün, uzun kuyruklar.
Marketlerde bazen sabun, bazen kahve yok.
Ama en güzel şeyi neydi derseniz inanılmaz yeşilliği, lezzetli meyveleri, bizi ordayken rahatsız eden ve asla olamayacağım insanların sakinliği, yavaşlığı, rahatlığı, dinginliği